Speaker:

Hadi gidelim!

Speaker:

Çok iyi ingilizce konuşuyorsun.

Speaker:

You speak English very well.

Speaker:

Sonunda İngilizce konuşurken kendimi rahat hissediyorum.

Speaker:

I finally feel comfortable speaking English.

Speaker:

İngilizceyi akıcı konuşmanın ne anlama geldiğinden bile emin değilim.

Speaker:

I'm not sure what being fluent in English even means.

Speaker:

İngilizce konuşma ve kendimi ifade etme konusunda kendimi rahat hissediyorum.

Speaker:

I feel comfortable speaking and expressing myself in English.

Speaker:

Ama her zaman anlamadığım şeyler oluyor.

Speaker:

But there are always things that I don't understand.

Speaker:

Her zaman öğrenecek daha çok şeyin olduğunu düşünüyorum.

Speaker:

I think there's always more to learn.

Speaker:

Sanırım her zaman tam olarak anlamadığım bazı İngilizce konuşanlar olacak.

Speaker:

I think there will always be some English speakers that I don't fully understand.

Speaker:

Bu Türkçe için de geçerli olabilir!

Speaker:

That might be true in Turkish, too!

Speaker:

Bazen İngilizce'de Türkçe'den farklı biri olduğumu hissediyorum.

Speaker:

Sometimes I feel like I'm a different person in English than I am in Turkish.

Speaker:

Her iki dilde de kim olduğumu seviyorum!

Speaker:

I love who I am in both languages!